21 Şubat 2013 Perşembe

Zoo Keeper / Hayvan Bakıcısı

Bir hayvanat bahçesinde çalışan sakar bir bakıcının, hayvanat bahçesindeki hayvanları tedavi eden doktorla arasında gelişen komikli olaylar. Komik film. Romantik komedi denebilir herhalde. Ayrıca bu afişin benim arşivimde ne işi var hala çözemedim.

Week-End 1967

Filmin 1967 yapımı olduğunu belirtmekte fayda var çünkü 2011 yapımı başka bir film daha var. Bizim filmimiz bir çiftin yola çıkmasıyla başlıyor. Abuk sabuk bir film olduğunu kabul etsem de içten içe bu tarz sürrealist filmlere duyduğum sempatiyi inkar edemem. Yalnız filmi yapan insanın fevkalade fikirleri var, araştırmayı sevene. Tam bir isyankar.

The Double / İkili Oyun

Filmi izlediğim uzun zaman oldu. Şöyle bir bakayım dedim neydi ne değildi diye. Cidden izlediğimde tripten tribe girdiğim, zaman zaman 'bi dakka şimdi' diye durdurup kendimce beyin fırtınası yaptığım bir filmdi. Aksiyon sevenlerin sıkılmadan, mutluluk, refah ve huzur içinde izleyebilecekleri güzel bir film olduğunu kendimi gere gere söylemekte herhangibir sakınca görmüyorum efem.

Filmi süprizi kaçmasın diye anlatmıyorum. Hadi yine iyisiniz.

The tree of life / Hayat Ağacı

Bir ailenin çocukları ölüyor. Psikolojik bir dram. Lütfen bir hata yapıp izlemeyin. Emeğe saygı da yok bu sefer. Google'a evren yazıp bulduğu resimleri movie maker'da birleştirebilen arkaya da bir adet iç karartıcı müzik eklemeyi becerebilen herkes böyle bir film yapabilir. Ama Brad Pitt'i oynatamaz o başka.

Ben ne olursa olsun başlanan film bitirilmeli aksi taktirde ölebiliriz hastalığım nedeniyle filmi izledim. Başında aslında bir bit yeniği olduğunu farketmiştim. Yine de sabrettim ve sonuna kadar ha oldu ha olacak diye bekledim, hiçbir halt olmadı.

Muhtemelen yönetmenin "paramı nereye harcarım" diye bir arkadaşına danışmasıyla başladığı serüven 'ahanda buraya harcarsın' ile son buldu. Kimse kusura bakmasın.

Super 8

Bir grup arkadaşın bir tren kazasıyla ilgili olayları çözmeye çalışmasını konu alan film türünün diğer örneklerine nazaran daha başarılı. Mükemmel olduğunu söyleyemeyiz belki ama sıkıcı olmadığını iddia edebiliriz.

Babamın penguenleri

İşte adamın penguenleri var.
Dünyada görüp görebileceğiniz en saçma şey. İddia ediyorum musallat falan bunun yanında oskarlık film. O cin gelir adamın içine girip dünyayı kırıp döker ama allah aşkına söyleyin kimin babası oğluna penguen gönderir? Bir de kargoyla?

Misafir

Oktay bir akrabasının evine misafir olarak gider. Akrabasının karısıyla arasında bir ilişki başlar. Kocasının şehir dışında çalışmasını ve eve fazla gelmemesini fırsat bilen kadın Oktay'la birl2ikte italyaya kaçmaya karar verir. Ancak Oktay kadını almak için eve geldiğinde kocasının da evde olduğunu görür. Sonra kaçamazlar falan.
Filmde altıma sıçarak güldüğüm olay ise şudur; Oktay'ın koskoca kadını İtalya'ya bavulun içinde kaçırmayı düşünmesi.

Jodaeiye nader az simin / Bir Ayrılık / A separation

Dağılmak üzere olan bir ailenin hikayesi ile bir başka ailenin hikayesi aynı noktada birleşiyor. Eşinden boşanmak isteyen kadının evi terketmesiyle, adam yaşlı babasına bakacak bir kadın aramaya başlar. Bulduğu kadının hırsızlık yaptığından şüphelenmesiyle olaylar gelişir. Benim filmde en çok etkilendiğim oyunculuk performansını ise hırsızlık yaptığından şüphenilen kadın sergilemiştir.
Berlin film festivalinde de ödüle ödül dememiş adeta gelsin ödüller gitsin ödüller demiştir. Aynı zamanda sanırım oskarda da en iyi yabancı film ve senaryo ödülünü aldı.
Film güzel gençler. İzlenmeye değer.

In Time of Butterflies/ Kelebekler zamanı

Dominik Cumhuriyeti'nde dikdatörlük zamanında gerçekleşen vicdan yoksunu olaylar anlatılıyor. Mutlu bir ailenin dikdatöre boyun eğmek zorunda kalması ile başlayan film kızlarının anarşiklere katılmasıyla devam ediyor. Benim filmin girişinden aklımda kalan ve çok etkilendiğim bir cümle varr.
"His formula to remain in power was simple; murder anyone who opposed him"
Bence çoğüzel film. Oturun izleyin.

Dream House

Eğer ben bu filmi anlatırsam izlemenin hiçbir anlamı olmaz. O yüzden anlatmayacağım. Ama söyleyebileceklerim şunlar, eğer hayvan gibi film izliyorsanız sonunu çok rahat tahmin edebileceğiniz için bütün gizemden mahrum kalacağınız bir film. Ama yine de kurgusunu epey beğendiğim filmlerden biri.

Bir Amerikan Suçu

Sorumsuz bir anneye sahip bir kaç kardeşin hayatını konu alıyor. Başroldeki arkadaş benim çok sevdiğim Lolipop isimli bir filmde de oynamıştı. O yüzden ben şahsen filmi sevdim. Annenin umursamazlığı filmin en dip noktası zaten. İzlenebilir. Sakınca görmüyorum.

A Better Life

Fakir bir baba ve oğlun başından geçenlerin konu alındığı bir film. Bir gün iyi niyetli babamız sahip olduğu tek şey olan ve aynı zamanda ekmeğini kazanmasını sağlayan kamyonunu çaldırıyor ve bulmaya çalışıyor. Takdir edersiniz ki film icabı iyi insanların başına gelmeyen kalmıyor. Bana kalırsa izlemezseniz ölmezsiniz.